Sahi… Değişiklik Mi, Değişim Mi, Dönüşüm Mü?

06.06.2022 | Blog Yazıları

Bir kavram kirliliğidir gidiyor. Bazen değişim diyoruz, bazen değişiklik… Bazen değişim dönüşüm diye beraber kullanıyoruz, bazen de birbirinin yerine… Ve bu ister istemez bizim değişimle ilişkimizi etkiliyor… Ne dersiniz taşları biraz yerine koymaya, kavramları yerli yerine oturtmaya? Hem böylece yaşadığımız şeyleri, hani o “sürekli bir değişim içerisindeyiz” dediğimiz süreci anlamlandırmak daha kolaylaşacaktır.

KAVRAMLAR

Öncelikle… Şimdi ben çıksam, değişikllik ve değişim kavramları arasında bir fark var desem, ne düşünürsünüz?

Duyar gibi oluyorum; evet, “değişikliğin” daha ufak, daha kısa vadeli bir tınısı varken, “değişim” daha kapsamlı, biraz da zamana yayılmış bir süreç gibi duruyor, değil mi?

Bazılarınızdan aradaki farkın “sürdürülebilirlik” ile ilişkili olabileceğini de duyar gibiyim. Evet, kesinlikle! Değişiklik yaptığımız bir şeyi tekrar eski haline getirebilirken, değişimin daha kalıcı bir “yeni durum”a işaret ettiğini söylemek gayet yerinde olur.

Ekleme yapmak istiyorum izninizle… Değişim stratejik bir yönelimdir, arzu edilen gelecek durum için atılan adımların bütünüdür. Bu anlamda, bir değişikliğin “değişim” olarak adlandırılması için, bizi belirli bir üst stratejiye taşıyabilme özelliği olması gerekir.

Hadi gelin örneklendirelim…

Bir Yönetim Toplantısı’nda CEO “Arkadaşlar yarından itibaren birbirimize sen diye hitap edelim; hem yazılı, hem sözel iletişimde “Hanım / Bey” tabirlerini de kaldırmaya gayret edelim” derse, bu ilk etapta “iletişim dilinde yapılan bir değişiklik” olarak düşünülebilir.

Ama eğer, konuşmasında bu değişikliğin hangi stratejik yönelime hizmet ettiğini net bir şekilde açıklarsa durum gayet farklı bir perspektif kazanacaktır. Yani, “senli benli” konuşmanın arzu edilen gelecek durum için ne anlam taşıdığının belirtilmesinden, kısacası “neden” sorusunun cevabının boş kalmamasından bahsediyorum:

“Arkadaşlar, önümüzdeki dönemde ortaklık kuracağımız xyz şirketi ile daha bütünsel bir çalışma ortamı yaratabilmek için artık “bottom-up” uygulamaları destekleyen “sıcak bir kurum kültürü”ne geçiş yapmamız ve tüm çalışma şeklimizi bu stratejiyi destekler şekilde yeniden tasarlamamız gerekmekte. Örneğin, bunun küçük ve öncül bir adımı olarak, iletişim yaklaşımımızda da farklılık getirerek birbirimize “sen” diye hitap etmeye başlamaya ne dersiniz?“

Nasıl geliyor kulağa? İnsanlar bu değişikliğin sebebini kültürel bir değişime dayandırabildikleri için daha rahat bir şekilde uygulamaya başlayabilirler. Öyle ya, olan bitenin bizi nereye taşıdığı konusunda ne kadar bilinçili olursak, değişimlere o kadar güvenle yaklaşır ve doğal bir parçası haline gelebiliriz.

Evet… buraya kadar “değişim” hakkında konuştyuk… Hadi çıtayı biraz yükseltelim: peki “Dönüşüm” deyince ne kastediyoruz? Çoğu zaman “Değişim-Dönüşüm” şeklinde beraber kullanıldığına tanık oluyorum. Bu kavramları da biraz ayrıştırsak ve ilişkilendirsek fena olmaz mı?

Aslında, literatürde DEĞİŞİM (change) oldukça geniş, bir nevi “şemsiye” bir kavrama işaret ediyor. Planlı veya plansız oluşuna, uzunluğuna ya da sıklığına, ne kadar kapsamlı olduğuna bağlı olarak değişimin türlerinden bahsediliyor.

Ben, Değişim Liderliği üzerine çalışan Linda Ackerman’ın yaklaşmını çok beğeniyorum. Ona göre 3 tür değişim vardır (’97):

* Gelişimsel Değişim (Developmental Change) – Biz buna daha çok değişiklik diyoruz

* Geçişsel Değişim (Transitional Change) – Çok genel anlamda “değişim” dediğimiz tür

* Dönüşümsel Değişim (Transformational Change) – İşte “dönüşüm” diye kastettiğimiz

Gelişimsel değişim;

… trendlerle hareket ederek, yaptığımız işi ya da hayatımızı değişen ihtiyaçlara göre proaktif şekilde uyarlamak ve marjinal katkısı küçük “değişiklikler” yapmaktır. Bu değişiklikler bizi geliştiriyor ve adım adım bir değişime götürüyordur.

  • Müşteri beklentisine göre İş süreçlerini iyileştirme, ürünlerde farklılaşma, yeni segmentler ekleme…

Geçişsel değişim,

… bir durumdan başka bir duruma geçmektir ve bizim “değişim” dediğimizde aklımıza en çok gelen durumdur.  Belirgindir, en çok “hissedilen” değişim türüdür, çünkü artık “eski-yeni” kavramları vardır.

Bu anlamda geçişsel değişim, en fazla kafamızı meşgul eden, en çok direnç gösterdiğimiz durumlara işaret eder… Konfor alanı en çok bu tür değişimlerde bizi zorlar. Özellikle gereği konusunda ikna olamadıysak ve sürece dahil edilmediysek, gösterdiğimiz tepki daha yüksek olur.

  • Farklı bir organizasyon yapısı, farklı bir mekana geçmek, bayilik sistemini değiştirmek…

Dönüşümsel değişim,

… kültürel boyutta bir değişime işaret eder. Bir başka deyişle, değişimin sahiplendiği değerlerin bizi ulaştırdığı kimliktir; bu anlamda dönüşümsel değişimlere “olma hali” demeyi tercih ederim.  Radikaldir; menzili uzundur ve artık farklı bir şeye dönüşülmüştür….  Geçmişle kıyaslandığında geriye dönülmeyecek bir yol katedildiği aşikardır.

  • Kurumsal kültürde değişime gitme, logo ve değer değişimleri, şirket birleşmeleri…

DEĞİŞİM HATTI

İşte… Benim söyleyeceklerim burada başlıyor! Bu kavramları biraz daha ete-kemiğe büründürelim mi..?

(grafikte gördüğünüz gibi) Ben değişimin bu üç türünü aynı zamanda “Değişim Hattı” adını verdiğim bir sürecin fazları olarak ele alıyorum. Her değişim bir üst değişime ve nihayetinde bir dönüşüme, vizyona hizmet eder. 

Gelişiyor, yeni durumlara geçişler yapıyor ve dönüşüyoruz.

Böyle baktığımda içinde bulunduğum durumu, değişimin doğasını, gelecek ile ilişkisini, hangi değerleri sahiplendiğini, alt ve üst değişimlerin birbiriyle ilişkisini daha net görebiliyorum.

Danışmanlık verdiğim firmalarda da değişim hikayesini bu hat üzerinden kurguluyoruz.

  • önce değişimin vizyonunu, “olma halini” (dönüşeceğimiz kimliği) belirleriz;
  • buna hizmet eden gelişimsel ve geçişsel değişimleri planlayarak ve gerçekleştirerek,
  • arzu ettiğimiz kimliğe dönüşürüz.

!! Gelişimsel ve geçişsel değişimler “yapmakla”, dönüşümsel değişimler “olmakla” ilişkilidir.

!! Değişimin içinde yol alırken yüzümüzü döndüğümüz nihai nokta, başka deyişle asıl cevaplanacak soru ise: “Ne olmak istiyorum?”dur.

Bir de sır vereyim: bu süreç bireyler için de, kurumlar için de, toplumlar için de aynı çalışır.

  • Nasıl bir insan olmak istiyorum?
  • Nasıl bir firma olmak istiyoruz?
  • Nasıl bir toplum olmak istiyoruz?

Evet dostlar, buyrun değişim hattına…  https://youtu.be/z744MvOb-Xg

Kendi hikayenizi bu çizgiye oturtmaya çalışın; içinden geçtiğiniz sürecin, her ne ise, çok daha anlam kazandığını görecek ve daha rahat hareket edeceksiniz.

Bilmek ne güzel!

Yazar: Candan Schabio